Bilim kurgu ya da yabancıların
sıklıkla “sci-fi” (say-fay okunur) dedikleri şey edebiyatın hayal
gücüyle dolu fakat aynı zamanda bilime dayalı içerikler sunan bir dalıdır.
Bilim kurguda zaman-mekan kurgusu, karakterler, temalar ve hikaye çizgisi
çoğunlukla bilimsel gerçekler, teoriler ve prensipler üzerine inşa edilir. Bu
nedenle fantastik eserlerden ayrılırlar.
Bilim
kurgunun en eski örneklerine Ortaçağ’da rastlanılır ancak edebiyattaki varlığı
1800’lerin sonlarında önem kazanmamıştır. Hem yazarlar hem de okurlar için
bilim kurgunun gerçek popülerliği son 150 yılda elektriğin icadı, uzayın
keşfi, tıptaki ilerlemeler, endüstriyel gelişme gibi teknolojik
ilerlemeler ile birlikte gerçekleşmiştir. Bilim ve
teknoloji ilerledikçe bilim kurgu edebiyatı da ilerlemektedir.
Genç
kız penceresini açarken Europa ve Callipso aylarının uzakta yükselmekte
olduklarını görebiliyordu. Bir kuyruklu yıldız ışıldayarak geçip arkasında
bıraktığı yıldız tozlarıyla gemiyi saran sonsuz uzay boşluğunu aydınlattı. Bu
gemi kızın ev diye bildiği tek yerdi. Kız bakışlarını Jüpiter’e kaydırırken,
bir gezegenin yörüngesinde hapis kalmadığı, onun yerine bir gezegenin üzerinde
yaşadığı bir hayatın hayalini kuruyordu. Babasının anlattığı “Dünya” ile ilgili
hikâyelerde olduğu gibi karaya, gerçek toprağa adım attığını hayal etti. Taze
havanın tadını, soğuk, tuzlu denizin kokusunu ve bir ağacın yeşil yaprakları arasından
esen rüzgârın hışırtısını zihninde canlandırmaya çalıştı. Fakat bunların tümü
yalnızca hayalden ibaretti, yani anı değillerdi. O, bu gemide doğmuştu ve eğer
kısa sürede yaşanabilir bir gezegen bulamazlarsa, bu gemide öleceği de kesindi.
Yukarıdaki
örnekte bilim kurgularda sıkça rastlanan asıl özelliklerden pek çoğu
bulunmaktadır. Öncelikle hikaye gelecekte, insanların artık dünya üzerinde
yaşamadığı zamanlarda geçmektedir. İkincisi, olaylar Jüpiter’in
yörüngesindeki bir gemide yaşanmaktadır. Üçüncüsü gerçek bilimsel bilgiler
içermektedir. Europa ve Callipso gerçekten Jüpiter’in iki ayıdır.
Jüpiter yalnızca gazlardan oluşan bir gezegen olduğundan, insanların orada
yaşaması mümkün değildir. Bu durum neden geminin gezegene inmek yerine yörüngesinde
döndüğünü açıklamaktadır.
Bilim
Kurgunun Önemi
Bilim kurgu çoğu zaman gerçek bilimsel
teorileri alıp, neyin mümkün ve/veya hayal gücü dahilinde olduğuna dair
hikayelere dönüştürür. Çoğu bilim kurgu hikayesi bilimin katı gerçeklerini ve
doğruları kullanarak şunları yapmaya çalışır:
Gelecekte
neyin gerçekten olabileceğine dair fikirler sunmak.
Bazı
olaylar veya şartlar gerçekleşirse neler olabileceğini incelemek.
Teknolojik
ve bilimsel gelişmelerin ve keşiflerin sonuçlarını değerlendirmek.
Tarihsel
süreçte bilim kurgu yalnızca yazarlar için değil, bilim
insanları için de popüler bir edebiyat biçimi olmuştur. Son 150 yılda
bilim kurgu devasa boyutlarda bir sanat dalına dönüşmüş, özellikle sinema ve
televizyonlarda geniş yer tutar hale gelmiştir. Hatta “SciFi” adında bir
televizyon kanalı yalnızca bilim kurgu eserlerine yer vermektedir. Bilim
kurgu, gerçekle olan bağı nedeniyle izleyiciler için ziyadesiyle ilginç ve
hayranlık uyandırıcıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder